Amu Derya Baladı

Dec 13, 2025 - 09:26
Amu Derya Baladı

Antik Roma tarihçisi Ammianus Marcellinus (IV. yüzyıl), Amu Derya ile Sir Derya’nın Aral Denizi’ne döküldüğünü belirtmiştir. Eserlerinde Abulgazi Han ise Amu Derya’nın ancak 1573 yılından itibaren tamamen Aral Denizi yönüne akmaya başladığını yazar. XIX. yüzyılın sonlarında Rus şarkiyatçı ve tarihçi Akademisyen V. V. Bartold, Amu Derya’nın aşağı akışıyla ilgili antik kaynaklardaki bilgileri bir araya getirerek kapsamlı bir analiz yapmış ve “Moğol istilaları döneminde de, günümüzde olduğu gibi, Amu Derya Aral Denizi’ne akıyordu” sonucuna varmıştır.

XIII–XVI. yüzyıllarda nehir sularının Oğuz hanlarının toprakları üzerinden Hazar Denizi’ne doğru akışında bazı değişiklikler meydana gelmiştir. Ancak Hollandalı şarkiyatçı De Goeje gibi bazı bilim insanları bu görüşe karşıt sonuçlara ulaşmıştır. Amu Derya’ya ilişkin bu tür tartışmalar yüzyıllar boyunca sürüp gitmiştir. Farklı yorumların ortaya çıkmasına, çoğu zaman mevcut bilgilerin kesin olmaması ve kimi durumlarda nehir görülmeden, yalnızca duyumlara dayanılarak yazılmış olması neden olmuştur; bu da bilimsel analizlerde hatalara yol açmıştır.

Bu tartışmaların özü, Amu Derya sularının farklı dönemlerde hem Hazar Denizi’ne hem de Aral Denizi’ne akıp akmadığı meselesiyle ilgilidir. Arkeolojik araştırmalar, Herodot’un yaşadığı dönemlere kadar uzanan çok eski buluntuları gün yüzüne çıkarmıştır. Bu çalışmaların sonuçları ve bulunan kalıntılar, Amu Derya’nın eski akış yollarının varlığını açıkça ortaya koymaktadır.

Amu Derya’nın günümüzdeki bol sulu yatağından onlarca, hatta yüzlerce kilometre uzaklıkta, onun eski ve güçlü akımlarına ait izler hâlâ mevcuttur. Devasa Karakum Çölü’nün bütünüyle ve Kızılkum’un bazı bölümlerinin Amu Derya’nın yüzyıllar süren faaliyetlerinin sonucu olduğuna inanmak mümkündür. Bu bölgelerde — kumla örtülmüş vadilerde, kıyı teraslarında, yarıntılarda ve bir zamanlar göl olan çöküntülerde — eski nehir yataklarının izleri bugün bile belirgin şekilde görülmektedir.

Bazı yerlerde ağır kum tabakaları binlerce yıllık tarihin izlerini örtmüştür. Bilim insanlarının vardığı sonuca göre, Karakum’u oluşturan tortulların mineral yapısı, günümüz Amu Derya tortullarının yapısıyla neredeyse aynıdır. Bu durum, Amu Derya’nın geçmişte son derece güçlü ve geniş bir su sistemi olduğunu açıkça kanıtlamaktadır.