İnsanlık 22 Yıl İçinde Yeraltı Su Kaynaklarının Büyük Bir Kısmını Kaybetti

2002 ile 2024 yılları arasında elde edilen uydu gözlem verilerine göre, Grönland ve Antarktika gibi buzullarla kaplı bölgeler dahil olmak üzere tüm kıtalarda yeraltı su seviyelerinin önemli ölçüde düştüğü ve tatlı su kaynaklarının azaldığı ortaya çıktı. Arizona Üniversitesi’nden klimatologlar, jeofizikçiler ve hidrolojistlerden oluşan uluslararası bir bilim insanları grubu, buzullardan arındırılmış yeraltı sularının 22 yıl içinde benzeri görülmemiş bir hızda kaybedildiğini tespit etti. Bu sonuç NASA’nın GRACE ve GRACE-FO uydularının verileri analiz edildikten sonra ortaya kondu.
Veriler Ne Gösteriyor?
Her yıl, su dengesi negatif olan kara alanının yaklaşık 830.000 kilometrekare arttığı belirlendi. Bu süreç özellikle Kuzey Yarımküre’de çok belirgin olup, dört büyük “mega kuraklık” bölgesi ortaya çıktı: Kanada ve Alaska’nın kuzeyi, Rusya’nın kuzeyi, ABD’nin batısı ve Orta Amerika. Bir diğer büyük kuraklık bölgesi ise Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya, Doğu Yakın Doğu’dan Çin ve Güneydoğu Asya’ya kadar uzanıyor.
Science Advances dergisinde yayımlanan araştırmada bu olaya “kıtasal kuraklık” deniyor ve sonuçları dünya genelinde milyarlarca insanı etkiliyor. Temel nedenler iklim değişikliği ve insan faaliyetleri olarak belirtiliyor. Yeraltı suyu kaybının yaklaşık %68’i tarımsal sulamadan kaynaklanıyor; özellikle Orta Asya, Meksika, Kaliforniya, Hindistan ve Arap Yarımadası’nda. Geri kalan %32 ise yüzey sularının azalması, nem kaybı, permafrostun erimesi ve bitki örtüsünün kuruması ile ilgili. Su tüketiminin artması ve yağışlı dönemlerde suyun yeterince yenilenmemesi başlıca etkenler.
Sonuçları Neler?
Araştırmacılar, kıtasal kuraklığın deniz seviyelerinin yükselmesine de katkıda bulunduğunu vurguluyor. Son yıllarda deniz suyu seviyesindeki artışta, tatlı su kaynaklarının azalması önemli bir faktör oldu; bu, Grönland ve Antarktika buzullarının erimesinden bile daha büyük bir etki yaratıyor.
Yeraltı suyu kaybı hızı 2014’ten sonra, güçlü bir El Niño yılının ardından hızlandı.
Ne Yapılabilir?
Bilim insanları yeraltı su tüketiminin ciddi oranda azaltılması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde sadece tatlı su sıkıntısı değil, deniz seviyelerinin hızla yükselmesi gibi büyük tehlikelerle karşılaşılabilir.
Düşen yeraltı su seviyeleri ekosistemleri olumsuz etkilerken, ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasını da zorlaştırıyor. Bu durum özellikle dünya nüfusunun yaklaşık %75’i yani 6 milyar insanın hızla azalan su kaynaklarına sahip ülkelerde yaşaması nedeniyle kritik önem taşıyor.
“Kıtasal kuraklık sadece bir iklim istatistiği değildir. Bu, küresel bir su uyarısıdır — göz ardı etmek, gelecek nesilleri tehlikeye atmaktır,” diye araştırmacılar sonuçlandırıyor.
Ayrıca bilim insanları, yeraltı su kaynaklarının tükenmesi ile bitki örtüsünün geliştiği yüzey toprağının kuruması arasındaki farklara dikkat çekiyor. Dünya genelinde insan etkisi ve iklim değişikliği nedeniyle yeşil alanlar genişlerken, yeraltı suyunun azalması önemli bir sorun olarak kalmaya devam ediyor.