Doktor, şeker bağımlılığı mitini yıktı
Danimarkalı diyetisyen, tatlıya olan düşkünlüğün uyuşturucu bağımlılığı değil, davranışsal bir alışkanlık olduğunu açıkladı
Şeker, uyuşturucu veya alkole benzer fiziksel bağımlılık yapmaz. Bunu, Aarhus Üniversitesi’ne bağlı VIA Koleji’nde beslenme uzmanı olan Sandra Vigelene, WellnessPulse dergisine verdiği röportajda belirtti.
Doktorun sözlerine göre, medyada sıkça rastlanan iddiaların aksine, şeker klinik olarak anlamlı bir bağımlılık yaratmaz ve tıbbi detoksa ihtiyaç duymaz. Tatlı isteği çoğunlukla davranışsal faktörlerle bağlantılıdır.
“Şeker, vücudu ‘detoks’ yapmamız gereken bir toksin değildir. Tatlı tüketimindeki aşırılık, daha çok türü, miktarı ve tüketim alışkanlıklarıyla ilgilidir,” diye açıkladı Vigelene.
Şeker ve “Detoks”: Bilimsel Bir Bakış
Doktor, "şeker detoksu" vaat eden popüler diyetleri yorumladı. Vurguladığına göre, vücudun şekerden arınmaya ihtiyacı yok — asıl önemli olan denge ve ölçülülük.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiyelerine göre, yetişkinlerin günlük 2000 kalorilik bir diyette günde 50 grama kadar (yaklaşık 12 çay kaşığı) ilave şeker tüketmesine izin veriliyor. Bu sınıra meyve, sebze ve süt ürünlerinde doğal olarak bulunan şekerler dahil değil.
"Tatlı Bağımlılığı" Neden Oluşur?
Uzman, tatlıya duyulan isteğin genellikle şu durumlarda ortaya çıktığını açıkladı:
-
Katı diyetler ve ani şeker kesintileri,
-
Gün içinde yetersiz beslenme,
-
Stres veya kaygının duygusal yeme yoluyla bastırılması.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, şekerin yağlar veya rafine karbonhidratlarla birleştiğinde beynin haz merkezlerini aktive ettiğini ve bu durumun davranışsal alışkanlıkları şekillendirdiğini göstermiştir. Ancak, tıbbi anlamda fiziksel bir bağımlılık yapmadığı belirtiliyor.
“Bu, alkol veya uyuşturucu bırakıldığında görülen yoksunluk semptomlarının insanda şeker kesildiğinde ortaya çıkmadığı anlamına gelir. Yani bu bir alışkanlıktır, hastalık değil,” diye ekledi diyetisyen.
